Bir inanışa göre, İsa çarmıha gerildiğinde yaralarından kanı akar, yere düşen bir damla kırmızı Paskalya yumurtasını oluşturur. Annesi Meryem dua ederek ve ağlayarak yanında durmaktadır. Meryem’in gözyaşları bu kırmızı yumurtaya damlayarak ince desenler oluşturur. Bunu diğer yumurtalar izler. Meryem bütün yumurtaları bir mendile toplayarak, oğlunun cenazesi için izin almak üzere Pontius Pilate’e doğru yola çıkar. Yol boyunca rastladığı her çocuğa barış içinde bir yaşam sürmelerini öğütleyerek bir yumurta verir. Pilate’in sarayına vardığında Meryem bayılır ve mendilindeki yumurtalar yuvarlanarak dünyanın her yerine dağılır.
O günden beri dünyanın her yerinde insanlar Paskalya zamanı yumurtaları süsleyerek sevgi ve barış simgesi olarak birbirlerine verirler. Bu yüzden yumurta süsleme törensel bir havada gerçekleşir. Boyama işlemine başlanmadan önce dualar edilir. Bu dualar, yumurtanın verileceği kişiye mutluluk, neşe ve iyi şans getirmesi ve onu kötülüklerden koruması adına yapılır.
Yumurta hiç bir uyarıcı etki olmadan büyür, gelişir ve öyle bir olgunluğa kavuşur ki, kabuğunu kırarak bir canlı dünyaya gelir. Aynı şekilde Süryaniler de İsa'nın hiçbir dış etkinin altında kalmadan, kendine özgü tanrısal gücü ile mezardan çıkıp dirilmesinin yumurta olayı ile özdeşleştirmişlerdir. Burada yumurtayı kaplayan kabuk Hz. İsa'nın mezarını, yumurta sarısının ortasındaki canlı nokta Hz. İsa'yı, yumurta sarısı o noktanın etrafa saçtığı ışığı ve sarıyı saran tabaka da Hz. İsa'nın sarıldığı bezleri simgelemektedir. Bu yumurtalar çeşitli renklerde boyanır. Her bir renk ayrı bir anlam ifade eder. Kırmızı renk Hz. İsa'nın fedakarlığını yani insanlar için akıttığı kanları, Mavi renk ise onun gökselliğini yani bulunduğu yer olan gökleri temsil etmektedir. Diğer renkler ise bayram neşesinin daha renkli bir havaya girmesi ve bahis yoluyla tokuşturulan yumurtaların daha hoş bir görünüm kazanmasını sağlamaktadır.